Limon uçucu yağı, ferahlatıcı kokusu ve çok yönlü faydaları ile aromaterapi dünyasının favorilerinden biridir. Limon uçucu yağının en etkili 5 kullanım alanı:
1. Doğal Temizlik Spreyi
Limon yağı, güçlü antiseptik özellikleri sayesinde mükemmel bir doğal temizleyicidir. Mutfak tezgahlarını, banyo yüzeylerini temizlemek ve evdeki mikropları yok etmek için kullanabilirsiniz. Aynı zamanda kötü kokuları gidererek evinizin ferah şekilde kokmasını sağlar.
Formül:
• 250 ml beyaz sirke
• 250 ml su
• 10 Damla Limon Uçucu Yağı
• 5 Damla Çay Ağacı
Tüm malzemeleri bir sprey şişesine ekleyin ve mutfak tezgahı, banyo yüzeyleri gibi alanları temizlemek için kullanın.
2. Enerji Verici ve Zihinsel Berraklık İçin Difüzör Karışımı
Limon yağı, enerjinizi yükseltir ve konsantrasyonunuzu artırır. Zihinsel yorgunluk hissediyorsanız, difüzörde kullanarak ya da bileklerinize seyreltip sürerek enerji dolu bir gün geçirebilirsiniz.
Formül:
• 4 Damla Limon Uçucu Yağı
• 3 Damla Biberiye Uçucu Yağı
• 2 Damla Nane Uçucu Yağı
Bu yağları difüzörünüze ekleyin ve enerjinizi artırarak odaklanmanızı desteklemek için kullanın.
3. Saç Bakımı
Limonun antibakteriyel özellikleri, saç derisini temizleyerek kepek problemini hafifletmeye yardımcı olur. Karışımı saç derinize masaj yaparak uygulayın, 20-30 dakika bekletin, ardından saçınızı durulayın. Haftada 1-2 kez uygulayabilirsiniz.
Formül:
• 2 Yemek Kaşığı Hindistan Cevizi Yağı
• 5 Damla Limon Uçucu Yağı
• 3 Damla Çay Ağacı Uçucu Yağı
4. Tırnak Bakımı
Limon yağı, tırnakları güçlendirir ve besler, sararmış tırnakları aydınlatır. Düzenli kullanımda tırnaklarınızı güçlendirir ve sağlıklı görünmesini sağlar.
Formül:
• 30 Ml Jojoba Yağı
• 3 Damla Limon Uçucu Yağı
• 2 Damla Lavanta Uçucu Yağı
Evimizin en çok atık çıkan ve plastik barındıran yerlerinden biri de mutfak. Sen de atıksız yaşama mutfağında yapabileceğin değişikliklerle başlamak istiyorsan senin için hazırladığım 5 kolay ipucunu takip edebilirsin.
1. Yeşil süngerler
Hepimizin mutfağının baş köşesinde duran o yeşil sarı süngerlerin hammaddesinin plastik olduğunu biliyor muydun? Ve üzerinde çokça bakteri taşıdığını? Ne yazık ki kullanımı pratik olsa da sıkça değiştirmek gerektirdiğinden hem çok fazla atık çıkarıyor hem de doğada çözünmüyor.
Ama hiç merak etme, doğa dostu bir alternatifi var: Kabak lifi. Kabak lifi aslında bir bitki, kuruyup dilimlenince de çok amaçlı bir temizleme aracına dönüşüyor. İster vücudunu ister lavabolarını istersen de bulaşıklarını onunla temizleyebilirsin. Ayrıca ahşap saplı ve bitkisel kıllarıyla bulaşık fırçaları da hem şık görünümlü hem de yine oldukça pratik bir alternatif.
2. Buzdolabı poşetleri
Buzdolabı poşetleri de ne yazık ki pek doğa dostu değil. Onun yerine silikon gıda saklama çantaları, cam saklama kapları veya balmumu kumaşlar kullanabilirsin.
Minik bir tip: Eğer kavanozları, üzerinde bir parmak boşluk bırakacak şekilde doldurursan buzlukta gayet sağlam bir şekilde saklayabilirsin.
3.Streç film ve alüminyum folyo
Alüminyum folyolar geri dönüşüm sistemine girebilir ama streç filmler giremez. Kullan at olan bu ürünler yerine silikon kapaklar, balmumu kumaşlar, kumaş boneler tercih edebilirsin.
4.Sallama çaylar
Zararsız gibi görünse de kesesi, ipi, ipin ucundaki kâğıdı, paketi ve kutusuyla sallama çaylar (ve de demlik poşetler) da doğa dostu değil. Ayrıca çayın içinde bulunduğu kesede de plastik var, ne yazık ki. Bunun yerine güvenilir bir aktardan kendi çayını alıp metal çay demleme apartları veya french press ile afiyetle çayını demleyebilirsin.
5.Diğer plastikler
Ne yazık ki hepimizin evinde ya eskiden kalma ya da oradan buradan gelme plastik saklama kutular var. Ama daha ekolojik bir yaşam geçiş yapıyoruz diye hepsini atmak çok büyük bir hata olur, sonuçta amacımız atıklarımızı azaltmak, değil mi? Elindekilerin kullanım amacını değiştirebilir veya ihtiyacı olan birine verebilirsin. Yenisine ihtiyaç duyduğun zamanda cam saklama kaplarını tercih edebilirsin.
Nil Ormanlı Balpınar
Urbaneco Ekibi
Atıksız yaşam, isminin aksine yalnızca atıklarımıza odaklanan bir kavram değil, daha çok boyutlu, dünyaya, doğaya ve insanlara etkimizi kapsıyor. Zulümsüz kozmetikten organik beslenmeye, etik ve adil üretimden gönüllü yavaşlık ve sadeliğe bir çok kavramı bünyesinde barındıran bir çerçeve diyebiliriz. Bütün bu hassasiyetleri göstererek hayatımızın her alanında atıksız yaşama doğru adımlar atmak mümkün. Kişisel bakımımızın ve temizliğimizin merkezi banyolar ise pek çok farklı ürün ihtiyacı doğurduğu için atıksız yaşama geçişte en öne çıkan alanlardan biri. Ne şanslıyız ki artık banyolarımızı atıksız hale getirmek için birbirinden faydalı bir çok ürüne ulaşma imkanımız var. Gelin banyolarımızda 5 ana adımda nasıl atıksız hale gelebiliriz, buna bakalım:
1.Katı bakım ürünleri tercih ederek ambalaj atıklarının önüne geçebilirsiniz.
Kastil ve Arap sabunu gibi doğal olarak jel ve sıvı formda olan sabunlar haricinde çoğu sıvı kişisel temizlik ürünü aslında katı hammaddelerin sulandırılması ve içine (iyi ya da kötü) koruyucu katılmasıyla elde edilir. Sıvı haldeki bir ürün genelde nakliye ve saklamada daha kolay, ucuz ve güvenli olsun diye plastik ambalaja koyulur. Burada tabi güvenlikten kastım üretici açısından, camın kırılmaması gibi, ürünün zayi olmaması gibi önlemlerdir. Tabi işin sonunda biz tüketiciler içindekiler kısmından çok bir şey anlayamadığımız, bitince ambalajını ne yapacağımızı bilemediğimiz bir noktada tıkanır kalırız. Halbuki katı kişisel temizlik ürünlerini tercih etmek hem içeriği daha anlaşılır kılar, hem de bizi ambalaj atığı derdinden kurtarır. Tabi sularımıza daha az kimyasal bırakacağımız için su ayak izimiz de küçülmüş olur. Nedir bu katı ürünler derseniz, sabunlar, şampuanlar, saç kremleri, nemlendiriciler, hatta deodorantların bile katı formda olanları var diyebilirim sizlere. Şimdi size cildinize, saçınıza en iyi gelen seçeneği belirlemek kalıyor.
2.Kozmetikte doğal ürünleri tercih ederek hem kendinize hem de doğaya zarar vermeden kişisel bakımınızı sürdürebilirsiniz.
Tabi ki her kozmetik ürününün, doğası gereği, katısı bulunamayabiliyor. İşte böyle durumlarda bize düşen doğaya zarar vermeden kişisel bakımımıza devam edebilmek. Peki, nasıl yapacağız bunu? Tabi ki doğanın şifasından, bitkilerin özlerinden faydalanarak. Doğa her sorunumuza mutlaka bir çözümle geliyor ve bu çözümler fitoterapi ve aromaterapi vesilesiyle bizlere ulaşıyor. Doğal sabit ve uçucu yağlardan ve bitki sularından faydalanarak bitkilerin özlerinde şifa bulabiliyoruz. Yalnızca bitkiler mi peki? Tabi ki değil, mesela balmumu ve ham bal gibi malzemelerle kişisel bakımımızı zenginleştirebilir, cildimize ihtiyacı olan çözümleri doğal yollardan sunabiliriz. Renkli kozmetikte de yine doğal yağlar ve renk verici maddelerden faydalanabiliriz.
3.Vücut fırçaları, doğal iplerden yapılan lifler, kabak lifi ve doğal keselerle kendinizi şımartırken doğayı da koruyabilirsiniz.
Temel kozmetiğin yanında cildimizi temizlerken kendimizi şımartadabiliriz. Örneğin sabahları lenf sistemimizi uyandırmak ve selülit görünümünü azaltmak için at kılı vücut fırçalarını, banyomuzda pamuklu/yünlü iplerden örülmüş banyo lifleri ya da kabak lifini, ölü derilerimizi atmak için bambu ya da ketenden yapılmış keseleri kullanabiliriz. Yüzümüze yapacağımız maskelerde kağıt maske tutucular yerine ham kumaş alternatiflerinden faydalanabiliriz. Doğal hammadelerden yapılmış bu bakım ürünleri kendimizle iyi vakit geçirirken doğaya zarar vermemizi engeller. Atıksız yaşam katı ve tüketim düşmanı bir yaşam değil, aksine ihtiyaçlarımızı ve masum isteklerimizi doğaya zarar vermeden karşılamayı sağlayan bir yaşam biçimidir. Dolayısıyla doğayla uyumlu ürünler tercih ettiğimizde ekolojik ayak izimizi azaltarak bakımımızı sağlayabilir.
4.Tek kullanımlık eşyaların yerlerine yeniden kullanılabilir malzemeleri tercih edebilirsiniz.
Banyoda ne yazık ki üstüne çok fazla düşünmediğimiz, evden çıkardığımızda dert olmaktan çıktığını sandığımız çok fazla tek kullanımlık ürün var. Burada en sık kullanılan, dolayısıyla en çok atık çıkaran ürünleri derlemeye çalıştım. Epilasyon için eğer kullan-at jiletleri tercih ediyorsanız, elinizdekiler bittiğinde yerlerine 'safety razor' diye bilinen, yalnızca jileti değişerek ömür boyu kullanılabilen jilet makinelerini tercih edebilirsiniz. Ya da lazer epilasyon ile bu çabadan uzun erimde kurtulabilirsiniz.
Adet dönemlerinizde plastik hammaddeli, ağartılmış ve geri dönüşemeyen, doğada 550 yıldan uzun süre duran hijyenik pedler yerine adet kabı ya da yıkanabilir pedleri tercih edebilirsiniz. Adet olan tipik bir insanın hayatı boyunca 12 bin ped atığına sebep olduğunu düşünürsek, plastik pedlerden vazgeçmek çevre için büyük bir adım olacaktır.
Banyolarda sık sık kullanılan bir diğer kullan-at ürün ise kulak pamukları ya da diğer adıyla pamuklu çubuklar. Pamuklu çubukların çubuk kısmı genelde plastik olur, kimse pamuğunu ayrıştırmakla uğraşmayacağı için bütün halinde çöpe gider. Halbuki kağıt ya da ahşap çubuklu olanları kullanıldıktan sonra kompost edilebilirler. Böylece doğal bir hammadde olan pamuğıun da gereksiz yere sonu şehir çöplüklerinde bitmemiş olur.
Eğer sık makyaj yapan biriyseniz makyaj temizleme konusu sizin için önemli olacaktır. Makyajınızı temizlerken temizleme mendillerinin ya da temizleme sularının döküldüğü ve kimyasalla buluştuğu için kompost edilemeyecek pamuk pedler yerine yıkanabilir yüz temizleme pedlerinden faydalanabilirsiniz. Pek çok alternatifi bulunan bu minik yardımcılar yumuşak dokularıyla cildinizi yıpratmadan nazikçe temizleyecektir. Elinizi yıkarken sabunla köpürtüp durulayarak bir kenara asmanız ya da çamaşırlarınızın yanında makinaya atmanız ise temizlenmesi için yeterli olacaktır.
Yüzünüzü yıkayıp temizledikten sonra kağıt havluya mı kuruluyorsunuz? Öyleyse size kötü bir haberim var. O kağıt havlular çok kısa selüloz bağlarına sahip oldukları için ne yazık ki geri dönüştürülemiyorlar. Bu nedenle onlar da şehir çöplüklerine giden doğal malzemelerden. Ama kağıt havlular yerine kağıt havlu boyutunda ince kumaşlar ya da pofuduk havlulardan yardım alabilirsiniz. Eğer bol miktarda elinizin altına depolarsanız sabah akşam ayrı bir kumaşla yüzünüzü kurulayabilir, çamaşır yıkayacağınız zaman bu minik yardımcıları da birlikte yıkayabilirsiniz. Üstelik bu yeniden yıkanabilir kumaşlar, temizleme pedleri ve hijyenik pedler sanılanın aksine fazladan su harcanmasına sebep olmadan, uslu uslu diğer çamaşırlarınızın yanında yıkanabilirler.
5.Banyo tekstilinde ve aksesuarlarında pamuklu ve bambu kumaşlar, cam ve ahşap gibi hammaddeler tercih edebilirsiniz.
Tek kullanımlık malzemeleri çok kullanımlıklarla değiştirdik, ambalaj atıklarının çaresine baktık, kozmetiğimizi ise doğal hammaddelerden karşıladık. Ama banyoda hala konuşmadığımız bir nokta var. O da banyo tekstili ve aksesuarları. Bu ürünler doğal olmadıklarında insanlara doğrudan zarar vermezler, ancak doğaya ciddi zararları dokunur. Polyester yapıdaki havlu ve paspas gibi banyo tekstil ürünleri yıkanırken suya 5mm'den küçük mikroplastikler bırakırlar, bu mikroplastikler sular aracılığıyla beslenmemizin bir parçası olan sucul canlılara ulaşır, ver ardından bize döner. Diş fırçalık, sabunluk gibi banyo aksesuarları ise doğal değil de plastik hammaddeden üretildiğinde arkasında çok büyük karbon ayak izi bırakır. Bunların yerine ahşap ve cam gibi doğal ürünler seçmeniz hem karbon ayak izinizi düşürecektir, hem de dekorasyon olarak içinizi ısıtan doğal bir banyo deneyimlemenizi sağlayacaktır.
Gördüğünüz gibi atması çok kolay 5 adımla daha atıksız bir banyoya kavuşmanız mümkün. Öte yandan hatırlatmak isterim ki, şu an dolabınızda olan ürün en ekolojik üründür. Lütfen önce elinizdekileri bitene kadar kullanın, daha sonra ihtiyaç doğdukça ekolojik ve atıksız tercihlerle alışverişinizi yapın. işte böylece gerçekten atıksız bir banyoya sahip olabilirsiniz.
Ceren Özcan Tatar
Urbaneco Ekibi
Günümüzde iç mekan dekorasyonunda yeşil dostlarımıza çokça yer veriliyor. Fakat bitkilerin dekoratif bir aksesuar olmadığını belirtmekte fayda var. Belki de bitki bakımında yapılan en büyük hata onlara dekoratif bir obje gibi davranıp istediğimiz yere konumlandırma isteği desek pekte yalan olmaz. İşte yanlışta tam olarak bu şekilde başlıyor. Yine bitkiyi tanımadan satın almakta en büyük hatalardan biri.
Peki bu yanlışları nasıl düzeltebiliriz? Doğru ve uygun bitkiyi nasıl anlarız? Evimiz için uygun bitkiyi nasıl belirleyebiliriz? Gelin hep birlikte bu soruların cevabını öğrenmeye başlayalım. Bugüne kadar hiç bitki bakımı yapmadıysanız öncelikle en kolay bitkiye sahip olup bitki bakımına başlayabilirsiniz. Sizi üzmeyecek ve dilini kolay anlayabileceğiniz bitkilerle bu yolculuğa adım atarsanız yavaş yavaş bitki dilini çözmeye başlayacak ve dereceli olarak bitki koleksiyoncusu olarak yolunuza devam edeceksiniz. Çünkü bir bitkiye bakabildiğinizi gördükçe merak duygunuzla birlikte, daha fazla bitkiye sahip olma isteğinizde otomatikman artacaktır. Yalnız şimdiden uyarıyoruz. İleride yeşil dostlarınız tüm evi ele geçirebilir.
Evinizi tanımadan bitki satın almamalısınız. Evinizin cephesi aslında size hangi bitkileri satın alabileceğiniz hakkında güzel bir ipucu sağlar. Doğu cephesi mi, Güney cephesi mi ya da evinizin hangi odası öğle güneşine uzun süre maruz kalıyor? gibi soruların cevaplarını bitki satın almadan önce belirlemekte fayda var. Çünkü bakımını bilmeden sadece görünüşü için satın aldığınız bitki evinizin cephesinden dolayı mutlu olamayacak ve kısa süre sonra size veda edecektir. Aydınlık olmayan bir ortamda sırf koltuğun yanında güzel durduğu için satın alınan, aslında bol aydınlık ortamda yaşamayı seven bir bitki ne yazık ki kısa süre sonra sizlere veda edecektir. Kısacası bitkilerinizi nasıl konumlandırmanız gerektiğine yeşil dostlarımız karar verebilir. Son söz onların.
Evinizde mutlu olacak bitki türünü belirledikten sonra satın alacağınız bitkinin türü, ailesi, doğal ortamı hakkında kısa bir araştırma yapmalısınız. Gerekli araştırmayı yaptıktan sonra bitkiniz için uygun saksı ve toprak karışımı hakkında mutlaka bilgi sahibi olmalısınız. Bitkileri iç mekanda daha güzel sunabilmek adına dekoratif saksılar daha çok kullanılmaktadır. Fakat bitki bakımında saksı seçimi de çok önemlidir. Özellikle alt tabanında birden fazla hava deliği olan saksılar tercih etmeniz bitkinizin kök sağlığı açısından çok önemlidir. Hava deliksiz bir saksıda sık sulama nedeniyle drene olamayan su, dip toprağın çamurlaşmaya başlaması nedeniyle çürüme tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır. Bu nedenle mutlaka hava delikli saksı kullanmayı unutmayın!
Bir diğer en önemli konumuzda toprak seçimi. Aslında bitki türlerine göre uygun toprak karışımı kullanmanız çok önemli bir konu. Bitkilerin türüne uygun toprak karışımı hazırlamanız daha sağlıklı gelişimlere şahit olmanızı sağlayacaktır. Kendi toprak karışımınızı oluşturabileceğiniz gibi hazır karıştırılmış olarak satılan toprakları da tercih edebilirsiniz. Eğer satın alınan bitkinin istisnai bir sulama isteği yoksa toprak nemi kontrol edilerek sulama rutini oluşturmalısınız. Islak toprak üzerine sürekli yapılan sulamalar bitki sağlığını tehdit altına sokacaktır. Sulama suyu mutlaka oda sıcaklığında dinlendirilmiş olmalıdır. Yine sulama yaparken saksı yüzeyi eşit ıslanacak şekilde gerçekleştirilmeli, bitki bir anda suya boğulmamalıdır. Saksı altından akan su gözlendikten sonra bitki yerine alınmalıdır. Bitki türüne göre bazı bitkiler yaprak ve gövdeleriyle sulanmak isterken kimi sadece toprağın sulanmasını ister. Bitki bakımı baktığınız türe göre değişiklik göstersede bitkiler için en önemli şey onlara doğal ortamındaki şartları sunmaya çalışmaktır. Eğer doğru bakım koşullarını sağlayabilirseniz bitkilerinizde bir o kadar mutlu ve sağlıklı gelişim gösterecektir.
Sevgilerimle
Naz Irmak Saf
Urbaneco Ekibi
Jojoba yağı, Simmondsia chinensis bitkisinin tohumlarından
elde edilen sıvı bir mumdur. Diğer sabit yağlardan farklı olarak, jojoba yağı
aslında bir yağ değil, sıvı bir mum esteridir. Bu özellik, ciltteki doğal yağ
üretimini dengelemeye yardımcı olur ve fazla yağ birikimini engeller.
Cildin doğal sebumu ile kimyasal olarak benzer yapısı
sayesinde, jojoba yağı cilt tarafından hızla emilir ve nem dengesini sağlar.
Yağlı ciltler için bile nemlendirici bir etki sunarak, ciltte fazla yağı
dengeleyebilir. Aynı zamanda antimikrobiyal özelliklere sahip olup, sivilceye
neden olan bakterilerin arındırılmasında destek sağlar. Bu, akneye eğilimli
ciltler için jojoba yağını oldukça faydalı hale getirir.
Jojoba yağının yatıştırıcı etkisi de cilt bakımında önemli
bir rol oynar. Ciltteki kızarıklık, tahriş veya iltihaplanmaları azaltan
anti-inflamatuar özellikleri sayesinde, cildin sakinleşmesine yardımcı olur.
Ayrıca, nemlendirici ve antioksidan özellikleri cildin yaşlanma belirtilerini
geciktirebilir, ince çizgilerin ve kırışıklıkların görünümünü azaltabilir.
Bilimsel çalışmalar, jojoba yağının ciltle uyumunu
destekleyen önemli veriler sunmaktadır. 2005 yılında yapılan bir araştırma,
jojoba yağının sebum üretimini dengelediğini ve ciltteki iltihaplanmayı
azalttığını ortaya koymuştur (Jojoba Oil: A Review of Its Benefits, Journal
of Drugs in Dermatology). Bu, jojoba yağının cildin doğal yapısıyla uyumlu
olduğunu ve cilt sağlığını destekleyici özellikler taşıdığını kanıtlar
niteliktedir. Makaleyi incelemek isterseniz; https://www.minervamedica.it/en/journals/Ital-J-Dermatol-Venereol/article.php?cod=R23Y2013N06A0687 linkini kullanabilirsiniz.
Günümüzün ortalama 8 saati ofislerimizde ya da masa başında geçiyor. İş için, okul için, kişisel gelişimimiz için saatlerimizi harcıyoruz. Ancak farkında olmadan yalnızca saatlerimizi değil, dünyayı da harcıyor olabilir miyiz? Hedeflediğimiz amaçlara ulaşmak için çabalarken gezegenimizin kaynaklarını nasıl tükettiğimizi ihmal edebiliyoruz. Hayatımızın üçte birini geçirdiğimiz çalışma alanlarında, atıklarımızın da büyük çoğunluğunu çıkarıyoruz. Halbuki basit birkaç adımla çalışırken atıklarımızı azaltabilir, gezegenimize iyi gelecek tercihler yapabiliriz.
1. Gereksiz çıktı almaktan kaçının.
Artık çoğu doküman, not ve dosyalar dijital olarak paylaşılıyor. Ancak çoğumuz hala elimizde tutup çize çize okumak istiyoruz. Bu nedenle de bazen bir dönemde bir öğrencinin kendi boyunu geçecek kadar çıktı alabiliyoruz. Bunu yaparken çevreyi düşündüğümüzü zannederek bazen arkalı önlü, tek yaprakta 4 sayfa gibi çözümler başvuruyoruz ancak yine harcanan mürekkebi ve kağıdı, yani kesilen ağaçları fark edemiyoruz. Çıktı almak yerine bilgisayarımızdan ya da tabletlerimizden okuma yapmak ise tüm bu israfın önüne geçmenin en kolay yolu. Eğer benim gözlerim yoruluyor derseniz mavi ışık filtreli bir gözlük edinerek bu yorgunluktan kurtulabilirsiniz. Okuduklarınızı çizip not almak için ise bilgisayarınızdaki yazı programının notlarını ya da PDF okuyucunun not ve işaretleme seçeneklerini kullanabilirsiniz. Artık çoğu okuyucunun işaretlemede renk seçenekleri bile var. Böylece farklı konularda birbirine karışmayan işaretlemeler de yapabilirsiniz. Üstelik bir dokümandaki bir kelimeyi, cümleyi aramak bilgisayarda çok daha kolay.
2. Dijital ortamda çalışın.
Dokümanların yanında not defterlerinizi, ajandanızı, yapılacaklarınızı da dijital ortamda kullanabilirsiniz. Microsoft'un Office 365 altındaki Outlook, Todo ve OneNote uygulamaları, Apple'ın İcloud Takvim, Hatırlatıcılar ve Notlar uygulamaları, Google'ın Takvim, Tasks ve Keep uygulamaları gibi birbiriyle ve cihazlarınız arasında senkronize ulan uygulamaları hayatı inanın çok kolaylaştırıyor. Bunun yanında Notion, Todoist, Focus To-do, Evernote gibi uygulamalar da benzer hizmetleri size sunuyor. Üstelik dijital not uygulamalarının internet tarayıcılara eklenebilen kırpma eklentileri ile internette gördüğünüz ve önem verdiğiniz yazıları, görselleri kolayca notlarınıza ekleyebiliyorsunuz. Tüm notlarınıza, takviminize ve yapılacaklar listenize hem bilgisayar, hem tablet, hem de telefondan ulaşabilmek ise yanınızda taşıyacağınız ve sonunda atık olacak bir ajanda, yapışkanlı notlar ve defterlerin yerini kolayca alacak ve size fiziksel bir yük olmaktan da çıkacak.
3. Dijital karbon ayak izinizi ihmal etmeyin.
Dijital ortamda çalışmak bir çok ağacı kurtarıyor, evet. Ancak internet görünmez bir alameti farika olarak bizleri onun karbon ayak izini ihmal etmeye de yönlendirebilir. Kullandığımız e-posta ve bulut hizmetleri kesintisiz şekilde çalışabilmek için serverlara ihtiyaç duyar. Bu serverlar ise genelde 'boş' alanlar inşa edilir, sürekli elektrik tüketir ve soğuması için sürekli su ve hava döngüsüne muhtaçtır. Yani dijital ortamda çalışırken, özellikle bulut ve e-posta hizmetlerinden faydalanırken bunu aklınızda tutmanızda fayda var. Yalnızca metin içerikli bir e-posta 4 gram, ekleri de içeren bir e posta ise 50 grama kadar karbon ayak izi salınımına sebep olmaktadır. Bir arama motorunda yaptığımız ara ise 7 grama kadar karbon ayak izi bırakmamıza neden olabilir. Bunun önüne geçmek için 'tamam', 'anlaştık' gibi kısa içerikli e-postalar göndermekten, hatırlayabileceğiniz bilgileri arama motorunda aramaktan, bulut sisteminde gereksiz dosyalar tutmaktan vazgeçebilirsiniz. Bu arada bu madde ile ilk ve ikinci maddenin çelişkiye düştüğünü düşünenler için de iç rahatlatıcı olarak şunu söyleyebilirim. Bilgisayarınızda ya da harici belleklerde tuttuğunuz dosyalar, çıktı alacağınız kağıtlar ya da kullanacağınız defterlerden daha az karbon ayak izine sahip olacaktır. Kağıt için harcanmayan ağaçlar saldığınız karbonu yakalayarak pişmanlığınızın önüne geçebilir. Ancak hala bu konuda endişeniz varsa fidan bağışı yapıp daha çok ağaç dikilmesine katkıda bulunabilirsiniz.
4. Kalemlerin de atıksız seçenekleri vardır.
Atıksız kalem deyince aklınıza yoksa ilk olarak kurşun kalemler mi geliyor? Aslında kurşun kalemler düşündüğümüz kadar atıksız değildir. Yazı yazmak için ihtiyacımız olan kurşun diye andığımız kalemin minesidir. Onu tutabilmemiz için de bir ağacın içine yerleştirilirler. Bunun yerine uçlu kalem olarak da bilinen versatil ve portmin kalemleri tercih ederseniz, yalnızca kalemin minesini kullanmış, herhangi bir ağacı yavaş yavaş yontarak yok etmemiş olursunuz. Benzer şekilde renkli kalem uçları da tercih edebilirsiniz. Ancak iş plastik tükenmez kalemlere ve işaretleme kalemlerine (fosforlu kalemlere) gelince biraz değişiyor. Eğer yeniden doldurulabilir bir işaretleme kalemi kullanmıyorsanız, o işaretleme kalemi bittiğinde dışındaki tüm plastik dönüşümü zor bir atığa dönüşür. Ancak jumbo boy fosforlu ya da fosforsuz boya kalemleri de birebir aynı işi görebilir. Tükenmez kalemler yerine ise dolma kalem kullanabilirsiniz. Pompalı bir dolma kaleminiz varsa farklı renklerle doldurarak atıksız bir yazı elde edebilirsiniz. Eğer kartuşlu bir dolma kalem kullanıyorsanız, kartuşu değiştirmek yerine bir şırınga yardımıyla tekrar doldurabilirsiniz.
5. Defterler ve notlar dünyaya zarar vermesin.
İyi güzel ama ben teknolojiyle çok mesafeliyim ve defter kullanmayı tercih ediyorum derseniz onun da daha az atıklı seçeneklerinin olduğunu söyleyebilirim. Defterlerinizi geri dönüşümlü kağıtlardan tercih edebileceğiniz gibi, eski defterlerinizin boş sayfalarından kendiniz de dikebilirsiniz. Defter dikimine ilişkin internette pek çok video bulabilmek mümkün. Eğer elinizde tek tarafı kullanılmış kağıtlardan başka bir şey yoksa, onlardan kendi kağıtları yapmanız da mümkün. Yine internetteki videolar bu konuda çok ama çok yardımcı oluyor. Üstelik evde geri dönüştürülmüş kağıt yapabilmek çok eğlenceli!
6. Çalışırken odaklanabilmek de önemli.
Odaklanmakta sorun yaşayanlardan mısınız? Günümüzde odaklanamamak çoğu insanın problemi. Kişisel alanlarımız insanlar tarafından doğrudan ya da telefon bildirimleri, e-postalar vb şeyler tarafından dolaylı olarak ihlal edilebiliyor e bu konsantrasyonumuzu yitirmemize sebep oluyor. Bunun önüne geçebilmek için çalışırken odaklanmanıza yardımcı müzikleri kulaklıkla dinleyebilir, telefonunuzu ihtiyaç duymadan görmeyeceğiniz bir yere, ekranı yere bakacak şekilde koyabilirsiniz. Ayrıca çalışma anlarınızda aromaterapiden de destek alabilirsiniz. Zihnin çalışmasını ve odaklanmasını destekleyici koku karışımları ile çalıştığınız ortamı kokulandırarak kendi çalışmalarınızı destekleyebilirsiniz. Kulağa plasebo etkisi gibi gelse de, biberiye, vetiver, nane ve turunçgiller gibi bazı uçucu yağların zihnin çalışmasını desteklediği bir çok çalışma tarafından ortaya konmuştur. Urban Aromatherapy'nin de favori odaklanma karışım yağı Brain Storming :) İçinde vetiver, biberiye ve limon var. Bir yargıya varmadan önce denemenizi kesinlikle öneririm.
7. Kahvenizi/çayınızı nasıl alırsınız, atıklı mı, atıksız mı?
Eğer bir ofiste çalışıyorsanız, ya da ders çalışmak için kütüphane ve kafelere gidiyorsanız, çalışma anında içtiğiniz çay/kahveyi nasıl tüketiyorsunuz, karton bardaklarda mı, yoksa kendi bardağınız/termosunuzda mı? Yaygın düşüncenin aksine karton bardaklar yalnızca karton değildir, içlerinde sızmayı önlemek için incecik bir plastik film kaplıdır. Bu da onu kompozit atık sınıfına sokar ve Türkiye'de kompozit atıkların geri dönüşümü şans eseri denecek kadar az bir orana sahiptir. Bu nedenle kahve/çayınızı kendi kupanıza, mugınıza, bardağınıza ya da termosunuza almanız ciddi bir tek kullanımlık bardak atığını ortadan kaldıracaktır. Eğer bir ofiste çalışıyorsanız bunun herkes tarafından yapılabilmesi için yöneticilerinizle de konuşabilirsiniz.
8. Her şeyin daha az atıklı bir alternatifi vardır.
Çalışma alanlarında kullandığımız çoğu şeyin daha atıksız bir alternatifi mutlaka vardır. Örneğin çıktı almanız gereken dokümanların yazı tipini EcoFont ailesinden seçerseniz %60'a varan kartuş tasarrufu sağlayabilirsiniz. Bir de kartuş tasarruflu bir yazıcı tercih ederseniz bu konuda elinizden geleni yaptınız demektir. Defterlere yazdıklarınızı silmek için hav çıkaran silgiler yerine hamur silgileri tercih edebilirsiniz. Bir arada durması gereken dokümanları hiçbir zaman geri dönüşüme gitmeyen zımbalar yerine tekrar kullanılabilen ataşlar ile tutturabilirsiniz. Pille çalışan ve pilinin yenilenmesi gereken elektrikli ve elektronik aletlerde şarjlı pil kullanarak pil atığıyla uğraşmaktan kurtulabilirsiniz.
Böyle küçük adımlar atarak gezegenimize yük olmaktan çıkıp ona iyi gelebilmemiz mümkün. Yeter ki bu konuda yaratıcı ve çevreci düşünmeye açık olalım.
Ceren Özcan Tatar
Urbaneco Ekibi
Kaynaklar:
https://en.reset.org/knowledge/our-digital-carbon-footprint-whats-the-environmental-impact-online-world-12302019
https://www.bbc.com/future/article/20200305-why-your-internet-habits-are-not-as-clean-as-you-think